SAYI 131 / 01 MART 2007

 


JO-ANN KELLY HATIRASI: MEMPHİS LİL'İ HİÇ GÖRMEDİM!...



Emirhan Oğuz
emirhan_o@yahoo.com



1973'un sıcak ağustosunun ilk haftasında, büyük blues şarkıcısı Memphis Minnie (Minnie Douglas) uzun süren hastalığı sonrası Memphis Tennessee'de bir huzurevinde yaşama veda eder.

Birçoklarına göre gelmiş geçmiş en büyük kadın blues gitarist-sarkıcısı olan Minnie'nin tedavi masrafları başka örneklerde olduğu üzere yine dostlarının yardımlarıyla karşılanmıştır.

Bu amaçla düzenlenen kampanyalarda başı çekenler arasında Jo-Ann Kelly de vardır.

Jo-Ann böylece en büyük esin kaynağına olan gönül borcunu da ödeme çabasındadır.

Minnie'nin ömrünün son demlerine doğru ilerlediği 1960 sonlarında Jo-Ann kendi adını taşıyan ilk albümünü henüz yayımlamıştır.

Epic'in tanıtım metni "Blues'un Rengi Var mı?" başlığı altında özetle söyle demektedir:

"Birçok blues 'uzmanı'; country-blues sarkıcılarının siyah olmaları, Mississippi'de doğmuş ve halihazırda hiç değilse 50 yaşını sürüyor olmaları gereği üzerine ahkam kesmişlerdir. Bu kişilerin Jo-Ann Kelly'yi dinlememiş oldukları kesindir. Jo-Ann genç, beyaz ve İngiliz. Blues'u da Big Bill Bronzy'nin ‘Öyle ya da böyle, blues söyleyebilen birkaç beyaz hep vardır’ derken kastettiği şekilde söylüyor. Büyük blues adamları Robert Johnson ve Sunnyland Slim bu müziğin renk, ırk, din, cinsiyet ve ülke ayrımı tanımadığını çok önceleri söylemişlerdi gerçi. Blues böyledir. Jo-Ann Kelly de öyle. Jo-Ann Kelly yeni albümünde bunu yapıyor. Blues söylüyor."

Bu metin, tanıtım denen şeyin her türlü değeri kendi dili içinde çürütmeyi iş edinmiş bugünkü kepaze düzeye varmadığı zamanların saflığını taşısa da şarkıcının sonraları açığa çıkacak ayrıksılığına işaret etmektedir.

İlk kez dinleyenlerin "Kim yahu bu zenci moruk!" diye tepki verebilecekleri kirli ham sesiyle Jo-Ann hakiki bir istisnadır. Zenci gırtlağına sahip beyazlar vardır belki ama, bu kadın pamuk tarlalarından süzülerek gelmiş, yaşlı simsiyah bir ağıtın ruhunu giyinmiştir sanki.

Jo-Ann'in sonraki yılları da bu kara ruhun hep kendi derisine ricat eden, gizlenme çabası içindeki yolculuğu gibi geçecektir.


İlk albümü bütünüyle tek tabanca, 12 telli ve slide gitarla kotarılmıştır. Sonraki süreçlerde de işi fazlaca elektriklendirmez; kardeşiyle, yetkin müzisyen dostlarıyla yerel barlarda çalar. Birçok ünlü bluescuyla jam sessionlardadır. Önceki yıllarda zaten Mississippi Fred McDowell gibi devlerle aynı sahneyi paylaşmıştır. Bu dönemdeyse namlı blues titanları Canned Heat'in, sonrasında Johnny Winter'in grup olarak devamlı birlikte çalma önerilerini geri çevirir. Kardeşi ve özgün Fleetwood basçısı Bob Brunning'le birlikte dosdoğru Blues Band'i kurar; grupla birlikte 1980'lerin ilk yıllarında kendi kadın kahramanlarına saygı geçidi niteliğinde turlar gerçekleştirir.

Seksenlerin sonu Jo-Ann'in yolunun da sonudur. Dayanılmaz ağrılara sebep olan beyin tümörü inişli çıkışlı ilerleyişinin sonunda şarkıcıyı esin kaynakları Memphis Minnie'nin ve diğer delta blues ölülerinin yanına alır.

Jo-Ann Kelly asıl ilgiyi ölümünün ardından görür. Elbette ki ancak ölümü sonrasında badem gözlü olabilen körden farklı olarak, layıkıyla anılmayı hak etmektedir. Kendi yazgısını kendi çizmeye, endüstrinin show çarkına girmemeye özen göstermiş gibidir. Serüveninin bu şekilde gelişmesinde belirleyici etkenin iradi bir kopuş ve uzaklaşma tavrı olup olmadığını tam bilmiyorum, belki bilenler anlatır.

Country blues rock şarkıcısı Bonnie Rait söyle demiş:

"Walking Blues'u yaparken çok zorlandım, ama ne yapalım ki Tanrı bana Mavis Staples ya da Jo-Ann Kelly'ninki gibi bir ses bahşetmemiş."

46 yaşında göçmüş bu dünyadan Jo-Ann. Daha anne sözü dinler bir Janis Joplin ifadesi var 1969'daki albüm kapağında.

Göründüğü kadarıyla, Janis'in uyuşturucuya gömülerek ebediyen gizlenme tavrının tersine, yaşar iken gizlenmeyi yeğlemiş.

Bende alçakgönüllü bir izlenim bırakıyor, aklımı çelen bu olabilir: Mick Fleetwood ve Bob Brunning'li Tramp grubuyla yer aldığı albümde, belki de girişte andığımız ustasına gönderme niyetine "Memphis Lil" müstear adıyla yer almış.

Akıllı kızım Memphis Lil, selam söyle haybeden ölmüş Robert Johnson kardeşimizin ruhunu sattığı şeytana, şeytanı gördüğü ağacın gölgesine, şimdilerde bize daha safmış gibi görünen o eski, uzak yıllara...

Bu haftaki ölüm hikayemiz budur...


 

 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
İzinsiz Gösteri'de yayımlanan yazılar ve görselller izin alınmadan ya da kaynak gösterilmeden kullanılamaz