GEORGE
CHRISTODOULIDES İLE KIBRIS EDEBİYATI ÜZERİNE SÖYLEŞİ
İZİNSİZ GÖSTERİ:
Bir Kıbrıs edebiyatından söz edilebilir mi? Ya da Kıbrıslıtürk ve
Kıbrıslırum edebiyatı var mıdır? Yoksa Türk ve Yunan edebiyatlarının
içine mi dahil edilir Kıbrısta yapılan edebiyat(lar)?
GEORGE CHRISTODOULIDES :
Dilin, Kıbrıslıtürk ve Rumların arasına duvar örüldükten sonra bir
engel olduğunu kabul etmek gerek. Nitekim otuz yıldan fazla zamandır
iki toplum birbirlerinden ayrı yaşamaktalar. Diğer bir yandan da
dil insanların sevinçlerini, üzünçlerini, umutlarını acılarını ifade
aracıdır. Kıbrıslıtürk
ve Rumların birleşik bir ülkede barış içinde yabancı ordulardan
ve dış müdahalelerden uzak bir şekilde aynı umut ve beklentileri
paylaştıklarına
inanıyorum. Bunlar eğer sokaktaki insanların düşünceleriyse biz
yazarlar daha
da ötesini isteriz.
Ne yazık ki, duvar bizim edebiyatlarımızı da ayırdı birbirlerinden.
Birleşik bir Kıbrıs edebiyatının varlığı konusunda fikrimin olmadığını
üzülerek kabul etmeliyim. Bunca ayrılık süreci boyunca Kıbrıslırumlar
Yunanistan Kıbrıslıtürkler ise Türkiye ile ilişkilerini kuvvetlendirdiler,
böylece edebiyatları da birbirlerinden birçok açıdan ayrıldı. Bu
aslında bir sorun değil. Bir edebiyat birden fazla dille ve tarzla
da mümkün. Toplumların birbirlerinden ayrı olmalarıdır buradaki
ana sorun. Bu ise Kıbrıs’ın birleşmesi yolunda aşılabilir. Bu süreçte
anadiller korunarak ve geliştirilerek ikidilli Kıbrıs merkezli bir
edebiyat yaratılabilir.
İZİNSİZ GÖSTERİ : Varsa belirli özelliği
nedir bu edebiyatların. Örneğin metafor açısından bakıldığında Kıbrıslıtürk
ve rum edebiyatları birbirlerine Yunan ya da Türk edebiyatlarından
daha mı yakındır?
GEORGE CHRISTODOULIDES : Kıbrıslıtükler ve Rumlar
birbirleriyle yakınlaştıkça edebiyatları da yakınlaşacaktır. Şu
anda Kıbrıslırumların Yunanistan’a Türklerin de Türkiye’ye kültürel
açıdan yakın olduklarını biliyorum. Bununla iki toplumun özelliklerini
yitirmeleri gerekliliğini ima etmiyorum. Söylemek istediğim Kıbrıslırum
ve Türk toplumlarının bu özelliklerinin bütünleşerek ortaya br Kıbrıs
edebiyatının çıkabileceğidir.
İZİNSİZ GÖSTER İ: Kıbrısta yapılan
edebiyatın ağırlığı nedir? Örneğin Edebiyat kitaplarına bakıldığında
şiir, roman, öykü dağılımı nasıldır?
GEORGE CHRISTODOULIDES : Kıbrıslırumların şiir
yerine daha çok düzyazı eserleri takip etikleri konusunda bir izlenimim
var. Şiir zor bir tür olarak düşünülüyor ve çok az kişi tarafından
ilgileniliyor. Belki de şiir yazanların sayısı şiir okuyanlardan
daha fazla. Bununla birlikte şairler olarak umudumuzu yitirmiyoruz.
Bunların ötesinde bizler okurlarımız için yazmıyoruz, dürtümüz gizil
bir ses arayışıdır. .
İZİNSİZ GÖSTERİ:
Yüklü bir şiir geleneğinin olması müzik ve dans geleneklerinin olmasıyla
bir paralellik taşımakta mıdır?
GEORGE CHRISTODOULIDES : Kıbrıslırum
şiiri festivallerde, düğünlerde, cenazelerde ve çeşitli kutlamalardaki
söylemlerde köklerini bulur. Bence Kıbrıslırum edebiyatının en önemli
eserleri yerel şöyleyişle formüle edilmesidir. Genç kuşak olarak
bizler, istesek de istemesek de bu geleneğin taşıyıcılarıyız. Sonuç
olarak şiir, dans ve müzik arasındaki ilişkinin önemi sözü edilen
dönem için tartışılmaz . Bununla birlikte, eklemeIiyim ki, önde
gelen Kıbrıslırum şairler Yunan şiiri içinde, Yunan şiirinin olumlu
yönleriyle yaratıcı bir şekilde asimile olmuşlardır. Her durumda,
bütün kültürler iyi ve kötü şiirler üretirler.
İZİNSİZ GÖSTERİ : Kıbrıs’ın Dünya gündeminde
kültürüyle yer almaktansa sürekli politik çelişkilerle yer alması
Kıbrıslı şairi ne denli etkilemektedir?
GEORGE CHRISTODOULIDES : Kıbrıs’ın sanat ve bilimde
tanınmasının eksikliğinin nedeni adada süregiden anlaşmazlık ortamıdır.
Bu çatışmanın bir sonucu olarak ortak bir edebiyatın olmaması Kıbrıs
edebiyatının sınırlanmasında ve bulanıklığında temel bir rol oynamaktadır.
Kıbrıslırum edebiyatı Yunan edebiyatının “taşrası” olarak algılanma
durumundadır; Bunun Kıbrıslıtürk şiiri için de (elbette Türkiye
için) geçerli olduğu kanısındayım. “Paylaşılan” bir edebiyatla Kıbrıslı
sanatçıların bir bütün olarak uluslararası ortamda hak ettikleri
yeri alacağına inanmaktayım. [“paylaşılan” tanımlamasını tırnak
içine almamın nedeni bu edebiyatın ortak bir dille ifade edilemeyeceğidir.
Bu dil ne Rumca ne de Türkçedir, ancak her ikisidir de). Fakat iki
toplum bir arada aynı atmosferi, Kıbrıs’ı, paylaştığında paylaşılabilir.
Kıbrıslıtürk ve Rum dillerinin bir kombinasyonu yeni Kıbrıs edebiyatının
bir zenginliği de olacaktır.] Bunun yanında büyük yazarların büyük
edebiyatlardan çıktığı da unutulmamalıdır.
İZİNSİZ GÖSTERİ :Şairler devletlerden önce birleştiler
mi?
GEORGE CHRISTODOULIDES : Sanatçılar
arasındaki kişisel ilişkilerin onların sosyal yaşamdaki önemlerini
kabul etsem de birleşik bir edebiyat yolunda birbirlerinin edebiyatlarını
tanıma yolunda asıl rollerini yerine getirdiklerine inanmıyorum.
(Buradaki asıl rolden kastım çeviridir). Sanatçıların Birleşik edebiyatın
hissini kazanmaları çok önemlidir. Farklı özelliklere sahip iki
toplumun zengin bir senteziyle Kıbrıs edebiyatının patlama yapacağını
düşünüyorum; Ortaya çıkan ürünler ötekini anlama konusunda insanlarda
merak uyandıracaktır. Birbirimizi keşfedemezsek dünyanın geri kalanının
nasıl keşfedebiliriz? Başka bir deyişle, bu özellikler bizi ayrı
tutan dış güçler tarafından onca yıl kullanıldı, şimdi biz bu özelliklerle
birbiriyle bağlantılı bir edebiyat oluşturabiliriz.