SAYI 13 / 05 TEMMUZ 2004

 
GEORGE CHRISTODOULIDES İLE KIBRIS EDEBİYATI ÜZERİNE SÖYLEŞİ 


İZİNSİZ GÖSTERİ: Bir Kıbrıs edebiyatından söz edilebilir mi? Ya da Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum edebiyatı var mıdır? Yoksa Türk ve Yunan edebiyatlarının içine mi dahil edilir Kıbrısta yapılan edebiyat(lar)?


GEORGE CHRISTODOULIDES : Dilin, Kıbrıslıtürk ve Rumların arasına duvar örüldükten sonra bir engel olduğunu kabul etmek gerek. Nitekim otuz yıldan fazla zamandır iki toplum birbirlerinden ayrı yaşamaktalar. Diğer bir yandan da dil insanların sevinçlerini, üzünçlerini, umutlarını acılarını ifade aracıdır. Kıbrıslıtürk
ve Rumların birleşik bir ülkede barış içinde yabancı ordulardan ve dış müdahalelerden uzak bir şekilde aynı umut ve beklentileri paylaştıklarına
inanıyorum. Bunlar eğer sokaktaki insanların düşünceleriyse biz yazarlar daha
da ötesini isteriz.

Ne yazık ki, duvar bizim edebiyatlarımızı da ayırdı birbirlerinden. Birleşik bir Kıbrıs edebiyatının varlığı konusunda fikrimin olmadığını üzülerek kabul etmeliyim. Bunca ayrılık süreci boyunca Kıbrıslırumlar Yunanistan Kıbrıslıtürkler ise Türkiye ile ilişkilerini kuvvetlendirdiler, böylece edebiyatları da birbirlerinden birçok açıdan ayrıldı. Bu aslında bir sorun değil. Bir edebiyat birden fazla dille ve tarzla da mümkün. Toplumların birbirlerinden ayrı olmalarıdır buradaki ana sorun. Bu ise Kıbrıs’ın birleşmesi yolunda aşılabilir. Bu süreçte anadiller korunarak ve geliştirilerek ikidilli Kıbrıs merkezli bir edebiyat yaratılabilir.

İZİNSİZ GÖSTERİ : Varsa belirli özelliği nedir bu edebiyatların. Örneğin metafor açısından bakıldığında Kıbrıslıtürk ve rum edebiyatları birbirlerine Yunan ya da Türk edebiyatlarından daha mı yakındır?

GEORGE CHRISTODOULIDES : Kıbrıslıtükler ve Rumlar birbirleriyle yakınlaştıkça edebiyatları da yakınlaşacaktır. Şu anda Kıbrıslırumların Yunanistan’a Türklerin de Türkiye’ye kültürel açıdan yakın olduklarını biliyorum. Bununla iki toplumun özelliklerini yitirmeleri gerekliliğini ima etmiyorum. Söylemek istediğim Kıbrıslırum ve Türk toplumlarının bu özelliklerinin bütünleşerek ortaya br Kıbrıs edebiyatının çıkabileceğidir.

İZİNSİZ GÖSTER İ: Kıbrısta yapılan edebiyatın ağırlığı nedir? Örneğin Edebiyat kitaplarına bakıldığında şiir, roman, öykü dağılımı nasıldır?

GEORGE CHRISTODOULIDES : Kıbrıslırumların şiir yerine daha çok düzyazı eserleri takip etikleri konusunda bir izlenimim var. Şiir zor bir tür olarak düşünülüyor ve çok az kişi tarafından ilgileniliyor. Belki de şiir yazanların sayısı şiir okuyanlardan daha fazla. Bununla birlikte şairler olarak umudumuzu yitirmiyoruz. Bunların ötesinde bizler okurlarımız için yazmıyoruz, dürtümüz gizil bir ses arayışıdır. .

İZİNSİZ GÖSTERİ: Yüklü bir şiir geleneğinin olması müzik ve dans geleneklerinin olmasıyla bir paralellik taşımakta mıdır?

GEORGE CHRISTODOULIDES : Kıbrıslırum şiiri festivallerde, düğünlerde, cenazelerde ve çeşitli kutlamalardaki söylemlerde köklerini bulur. Bence Kıbrıslırum edebiyatının en önemli eserleri yerel şöyleyişle formüle edilmesidir. Genç kuşak olarak bizler, istesek de istemesek de bu geleneğin taşıyıcılarıyız. Sonuç olarak şiir, dans ve müzik arasındaki ilişkinin önemi sözü edilen dönem için tartışılmaz . Bununla birlikte, eklemeIiyim ki, önde gelen Kıbrıslırum şairler Yunan şiiri içinde, Yunan şiirinin olumlu yönleriyle yaratıcı bir şekilde asimile olmuşlardır. Her durumda, bütün kültürler iyi ve kötü şiirler üretirler.

İZİNSİZ GÖSTERİ : Kıbrıs’ın Dünya gündeminde kültürüyle yer almaktansa sürekli politik çelişkilerle yer alması Kıbrıslı şairi ne denli etkilemektedir?


GEORGE CHRISTODOULIDES : Kıbrıs’ın sanat ve bilimde tanınmasının eksikliğinin nedeni adada süregiden anlaşmazlık ortamıdır. Bu çatışmanın bir sonucu olarak ortak bir edebiyatın olmaması Kıbrıs edebiyatının sınırlanmasında ve bulanıklığında temel bir rol oynamaktadır. Kıbrıslırum edebiyatı Yunan edebiyatının “taşrası” olarak algılanma durumundadır; Bunun Kıbrıslıtürk şiiri için de (elbette Türkiye için) geçerli olduğu kanısındayım. “Paylaşılan” bir edebiyatla Kıbrıslı sanatçıların bir bütün olarak uluslararası ortamda hak ettikleri yeri alacağına inanmaktayım. [“paylaşılan” tanımlamasını tırnak içine almamın nedeni bu edebiyatın ortak bir dille ifade edilemeyeceğidir. Bu dil ne Rumca ne de Türkçedir, ancak her ikisidir de). Fakat iki toplum bir arada aynı atmosferi, Kıbrıs’ı, paylaştığında paylaşılabilir. Kıbrıslıtürk ve Rum dillerinin bir kombinasyonu yeni Kıbrıs edebiyatının bir zenginliği de olacaktır.] Bunun yanında büyük yazarların büyük edebiyatlardan çıktığı da unutulmamalıdır.

İZİNSİZ GÖSTERİ : Şairler devletlerden önce birleştiler mi?

GEORGE CHRISTODOULIDES : Sanatçılar arasındaki kişisel ilişkilerin onların sosyal yaşamdaki önemlerini kabul etsem de birleşik bir edebiyat yolunda birbirlerinin edebiyatlarını tanıma yolunda asıl rollerini yerine getirdiklerine inanmıyorum. (Buradaki asıl rolden kastım çeviridir). Sanatçıların Birleşik edebiyatın hissini kazanmaları çok önemlidir. Farklı özelliklere sahip iki toplumun zengin bir senteziyle Kıbrıs edebiyatının patlama yapacağını düşünüyorum; Ortaya çıkan ürünler ötekini anlama konusunda insanlarda merak uyandıracaktır. Birbirimizi keşfedemezsek dünyanın geri kalanının nasıl keşfedebiliriz? Başka bir deyişle, bu özellikler bizi ayrı tutan dış güçler tarafından onca yıl kullanıldı, şimdi biz bu özelliklerle birbiriyle bağlantılı bir edebiyat oluşturabiliriz.