SAYI 109 / KASIM 2006

 

MEKSİKA’NIN YAŞAYAN MODERN SANATI




M. Kubilay Akman
mkakman@mail.com



Latin Amerika’nın en önemli kültürel ve sanatsal merkezi olan Mexico City’de, geçtiğimiz bahar gözlemler yaptım. Modern Meksika sanatı üzerine söylenebilecek sözler tabii ki bu yazının çeperini fazlasıyla aşıyor. Burada en azından, “Meksika ve sanat” dediğimizde köklü bir gelenekle yüz yüze olduğumuzu vurgulayabilmeyi ve Türk sanatçılarının, sanat tarihçilerinin, eleştirmenlerinin ve küratörlerinin dikkatini modern Meksika sanatına çekebilmeyi umuyorum.

Meksika toplumu için sanatın taşıdığı önemi daha ülkeye adım atar atmaz hissedebiliyorsunuz. Burada sanat yaşayan bir olgu. Kent merkezlerinde tüm sanat yapıtları (heykeller, duvar resimleri, mimari eserler) özenle korunuyor ve halk sahip olduğu sanatçılarla gurur duyuyor. Günümüz Meksika toplumunda birçok kişi, sadece entelektüeller ve sanatçılar değil halkın geneli, ülkelerinin küresel alanda pop-starlardansa tarihsel-siyasi figürleri ve sanatçılarıyla anılmasından memnun görünüyor. Ülkelerinde Diego Rivera, José Clemente Orızco, Frida Kahlo gibi isimler, Türkiye’de Osman Hamdi Bey’in veya Fikret Mualla’nın tanındığından çok daha fazla tanınıyor ve seviliyor. Turistlere yönelik hediyelik eşya satan dükkanlarda dahi, çeşitli aksesuarların, bibloların, giysilerin ve hasır şapkaların yanında modern Meksika resminin önemli isimlerinin posterlerini bulmak mümkün. Gündelik hayatın her alanında sanata verilen öneme dair, buna benzer sayısız göstergeler bulabilirsiniz.


Juan Cordero (1822-1884), "La Bañista"


Diego Rivera (1886-1957), "Adolfo Best Maugard'in Portresi", 1913

Sanatın toplum tarafından algılanışı açısından farklılıklar görülse de çok temel iki noktada iki ülkenin sanatı arasında ortaklıklar olduğunu düşünüyorum: Birincisi, her iki toplum da modern dönemin tarihsel, toplumsal, ekonomik, kültürel ve sanatsal meselelerinin oluşturduğu alanın içinde yer almaktadır. Bu anlam da Türkiye’de olduğu gibi Meksika’da da, Avrupa’yla eşzamanlı olarak modern problemler gündeme gelmiş ve bu süreç sanatsal alanda da yansımalarını bulmuştur. Avrupa modern sanatının estetik meseleleri aynı zamanda bu iki ülke sanatçılarının gündemini işgal etmiştir. Bu  eşzamanlılık sayesindedir ki, Avrupa sanatçılarından sanatsal kalite açısından geri kalmayan hatta daha devrimci sonuçlara varan üretimlerin gerçekleşmesi mümkün olmuştur. İkincisi, Meksika’da olduğu gibi Türkiye’de de modernleşme süreci özgül tarihsel-coğrafi mirasla bağlantılı olarak anlam kazanmıştır. Meksika toplumunun Avrupa’dan aldığı her kültürel olguda olduğu gibi (din, siyaset, edebi formlar) sanat alanında da yerel dinamiklerin etkin katılımı ortaya özgün ürünler çıkmasına imkan tanımıştır. Bu anlamda Aztek ve Maya uygarlıklarından modern Meksika sanatına doğru uzanan bir ruh, bir çizgi vardır. Benzer bir olgu ülkemizde Hititlerden bugüne uzanan, farklı uygarlıkları, kültürleri içeren bir etki olarak bazı Türk sanatçılarda gözlemlenebilir (örneğin Sabri Berkel, Neşet Günal, Halil Akdeniz).


Saturnino Herrán (1887-1918), "Bugambilias", 1917


Gerardo Murillo (1875-1964), "O Milharal", 1955

Meksikalı modern sanatçıların yapıtlarında bazı genel eğilimler ve ortak noktalar gözlemlemek mümkündür. Bunlardan ilki, siyasetin sanat alanındaki tematik belirleyiciliğidir. Birçok Meksikalı sanatçı ülkelerinin siyasi tarihine etkin özneler olarak katılmıştır. Güzel Sanatlar Sarayı’nı ve Ulusal Saray’ı süsleyen Diego Rivera’nın duvar resimlerinde, hayatı sinemaya uyarlandıktan sonra büyük bir popülarite kazanan, Diego Rivera’nın eşi ve Troçki’nin sevgilisi olmuş olan Frida Kahlo’nun yağlıboyalarında ve tüm sonraki önemli ressamların, heykeltıraşların yapıtlarında bunu görmek mümkündür. Siyasi mücadeleler çağdaş Meksika sanatı içinde önemli bir tema olarak tekrar tekrar işlenmekle kalmamış aynı zamanda katıldıkları siyasi gruplar ve hareketler sanatçıların hayatının akışını da yönlendirmiştir. İkincisi, bilinçaltısal yaşantıların sanatsal üretim sürecini çok derinden etkilemesidir. Bu konuda yine en tipik örnek Frida Kahlo’dur. Kahlo’nun biseksüel deneyimlerinin ve sakatlığının bilinçaltında oluşturduğu etkiler resimlerinde sürekli olarak yansır. Denilebilir ki, modern dünya sanatında, Freud’la beraber okunması gereken en önemli sanatçılar arasında Frida Kahlo yer alır. Onun yapıtı, bilinçli yaşantılarının olduğu kadar bilinçaltı yolculuklarının da seyir defteri gibidir. Üçüncü olarak, modern Meksika sanatında birbiriyle başa baş giden iki önemli tarz realizm ve sürrealizmdir. Her iki eğilimin de özgün örneklerini görürüz ve çoğu zaman bu iki yönelim arasında gizli bir köprü vardır ve birçok Meksikalı sanatçı yapıtını tam da bu köprünün üzerinde kurmuştur.


Gerardo Murillo (1875-1964), "Nuve"


Diego Rivera (1886-1957), "Ofrenda"


Diego Rivera (1886-1957), "Martires"


Nahum B. Zenil, "ExVoto" 1987


Diego Rivera (1886-1957),"Crossroads"

Meksika sanatı dendiğinde, sadece ülkede doğup yetişmiş sanatçıları değil esasen Avrupalı olup hayatlarının bir döneminde Meksika’ya gelmiş, yerleşmiş ve ülkenin modern sanatının gelişiminde önemli rol almış sanatçıları da dahil etmek gerekir. Bu anlamda Leonora Carrington veya Remedios Varo gibi isimler Avrupalı geçmişlerinden çok Meksika sanat dünyasına ait olmuşlardır.

Rivera, Kahlo ve Orozco gibi ressamlar belirli bir düzeyde Türkiye’de tanınıyorlar. Mexico City’de yaptığım araştırma ülkemizde daha az tanınan, yada hiç tanınmayan sanatçıların yapıtlarına ulaşmamı sağladı. Bunlar arasında, en özgün isimlerden biri şüphesiz Alice Rahon’dur (1904-1987). Chenecey-Buillon, Fransa doğumlu olan Alice Rahon henüz oldukça gençken ailesiyle beraber Paris’e yerleşmiştir. Paris’te yaşadığı ciddi bir kaza ardından 1917-1920 arasında yataktan kalkamamıştır. Ona çok uzun gelen bu yıllar boyunca babası sanatçı Jean Louis Rahon’dan resim öğrenir. Artık kendisini en iyi resim yoluyla ifade edebilecektir. 1930’da yaşadığı bir tüberküloz krizi ardından İspanya’da  Corcega’ya taşınır. Bir yıl sonra Paris’te Wolfgang Paalen ile evlenir. Bu evlilik ardından Antonin Artaud, Andre Breton ve Paalen’den oluşan grupla yoğun entelektüel ilişkiler içinde yer alır. Sürrealistlerin birçok görüşünü paylaşan Alice Rahon, 30’larda sürrealist şiir alanında da üretimler yapar ve 1945’te Meksika’da yayınlanacak olan “Noir Animal” adlı şiir serisini yazar. 1939’da Meksika’ya gelir ve 1940’ta yapıtları Galeria de Arte Mexicano’da gerçekleşen  Exposicion Nacional del Surrealismo’da sergilenir. Resimleri Lübnan’dan ABD’ye kadar dünyanın birçok ülkesinde sergilenen Rahon ikinci kocası Ted Fitzgerald ile evlendikten sonra çeşitli tiyatro ve sinema projeleri içinde yer alır. Alice Rahon, Avrupa ve Meksika’daki sürrealist oluşumlar arasında önemli köprülerden biri olmuştur. Meksika’da sürrealist hareketin gelişiminde etkili olan, yine “köprü” niteliğinde yapıtlar veren bir diğer önemli sanatçı Remedios Varo’dur (1998-1963). Remedios Varo’nun sanatında İspanya İç Savaşı üzerine, kadın olmaya ve sanatçı olmayla ilgili meselelere dair, modern toplumlardaki yabancılaşma ve insanın ruhunun derinliklerinde yer alan mistik duyarlılıklar hakkındaki yorumlar, nitelikli bir sürreal üslupla ifade edilir. Remedios Varo’nun sürrealist yağlıboyaları birçok Avrupalı sürrealistin yapıtından daha karakteristik özelliklere sahiptir ve dünyada yeterince tanınmıyor olmaları sanat çevrelerinde dominant olan Avrupamerkezci yanılsama nedeniyledir.


Nahum B. Zenil, "Frida y el Diablo" 1985


Nahum B. Zenil, "Retrato de boda"


José Clemente Orozco (1883-1949), "Prometeo", 1930



José Clemente Orozco (1883-1949), "Cristo demoliendo su cruz", 1943

Çağdaş Meksikalı sanatçılar arasında Nahum B. Zenil, sadece yapıtları dolayımıyla değil ülkesinin politik geleneklerini içinde bulunduğumuz “postmodern” dönemin politik hareketleriyle ilişkilendiren siyasi yönelimiyle de özgün bir pozisyona sahiptir. Zenil kendi sanatçı kişiliğini şöyle ifade eder: “Kendi kendimi ve yaşam tercihlerimi kabul etmek için yapıtımda daima kişisel-analiz ihtiyacını hissettim. Hayatım boyunca kendimi hep majinalleşmiş hissettim ve derin bir yalnızlık duygusunu deneyimledim. Yapıtlarımda kendim ve toplumun üyeleri arasında bir iletişim etkisi oluşturmayı denedim. Bu entegrasyonun anahtarının tüm insanlar ve varolan şeyler arasında sevgi olduğunu düşünüyorum, ve sanatımın bu duygunun temsiliyeti olarak işlev görmesini istiyorum.” Meksika’nın önemli çağdaş sanatçıları arasında yer alan ve sanatında yetiştiği Katolik ortamın, yerel mitolojinin ve Rivera ve Kahlo gibi isimlerin oluşturduğu sanat geleneğinin etkisi olan Nahum B. Zenil’in hissettiği bu “yalnızlık ve marjinalleşme” duygusunda eşcinsel kimliğinin önemli bir etkisi vardır. Sanatçı ülkesindeki eşcinsel hareketinin önemli öncülerinden biridir ve tıpkı Frida Kahlo’da olduğu gibi cinsel tercihlerinin yapıtı üzerinde önemli bir etkisi vardır. Bu açıdan onun “Retrato de boda” adlı resmi oldukça ilginçtir. Burada Zenil bir düğün resmeder ve bu düğünde damat, gelin, nedimeler, vs. sanatçının kendisidir. Sanatçının kimlikler arasındaki transversal devinimini ifade eden bu yapıt Kahlo’ya kadar uzanan psikanalitik sanat geleneğinin güncel bir örneğidir. Az öncede belirttiğim gibi, Zenil’in durumunda bağlantı kurulan siyasi hareket, sınıfsal partiler ve ideolojiler değil günümüz toplumunun eşcinsel hareketi ve onun beden-politikaları olmuştur.


Frida Kahlo, Little Deer


Remedios Varo (1998-1963), "Creacion de las Aves", 1957

Burada yapıtlarını tartışmaya fırsat bulamadığım sanatçılar arasında Juan Cordero, Saturnino Herrán, Gerardo Murillo, Roberto Montenegro, Manuel Rodriguez Lozano, Jorge González Camarena, David Alfaro Siqueiros ve Raúl Anguiano gibi isimler yer alıyor. Bu sanatçılar hakkında şunu söyleyebilirim: her birinin yapıtında, çok derin ve entelektüel bir düzeyde ülkelerinin siyasi gündemleri, mitoloji, gerçeklik ve gerçeküstü kaçış noktaları arasında salınan göstergeler bulmak mümkün. Tüm bu sanatçıların yapıtlarını ileride, başka bir bağlamda tartışmayı umuyorum.

Sonuç olarak, Meksikalı sanatçılar modern dünya sanatı içinde çok üretken ve yaratıcı bir pozisyonda yer alıyorlar. Giderek küreselleşen dünyada “merkez”lerin çözüldüğü, sanatın daha global bir devingenlik kazandığı düşünülürse çağdaş Meksika ve genel olarak Latin Amerikan sanatı ile kurulacak diyaloglar Türk sanatçıların yaratıcılığına önemli katkılar sunacaktır.

 


Diğer Resimler için aşağıdaki linkleri tıklayınız

Roberto Montenegro, "El Angel de la Paz", 1928
Manuel Rodriguez Lozano, "La Piedad en el Desierto", 1942
Diego Rivera (1886-1957),"Modern Industry"
Frida Kahlo Resimleri
Jorge González Camarena, "Liberación", 1963
Alice Rahon "Piedad para los judas" 1952
Meksika Modern Sanatlar Müzesi'nden İmajlar
Leonora Carrington
David Alfaro Siqueiros (1896-1974), "La borghesia"
Raúl Anguiano, "El Rebozo" 1983
Remedios Varo Resimleri
Meksikalı Modern Sanatçıların Otoportreleri:

 

 



>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
İzinsiz Gösteri'de yayımlanan yazılar ve görselller izin alınmadan ya da kaynak gösterilmeden kullanılamaz