Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 5 Mart 1995 tarihinde imzalanan Gümrük Birliği Antlaşması aradan geçen yaklaşık 10 yıllık süreye rağmen doğurduğu sonuçlar itibariyle Türkiye – Avrupa Birliği ilişkilerinde önemli bir kilometre taşıdır. Konu 2005 tarihinde başlayacak müzakereler kapsamında Kıbrıs başlığı altında tekrar gündeme gelmiştir.
Sonuçları aslında pek de beklendiği gibi olmayan Gümrük Birliği antlaşmasının ekonomik etkileri yanında siyasi sonuçları da önem kazanmaktadır.
Bu çalışmada konu üç başlık altında sunulmuştur. Birinci bölümde Gümrük Birliği’nin Türkiye – Avrupa Birliği ilişkilerindeki yeri Ankara Antlaşması ve Katma Protokol çerçevesinde değerlendirilmiştir.
İkinci bölümde antlaşmanın içeriği ve önemli bazı maddeleri üzerinde durulmuştur. Üçüncü ve son bölümde ise Türkiye’nin altına imza attığı bu metnin siyasi ve ekonomik etkileri değerlendirilmeye çalışılmış ve rakamsal verilere yer verilmiştir.
I. TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ VE GÜMRÜK BİRLİĞİ ANTLAŞMASI
6 Mart 1995 tarihinde imzalanmış olan Gümrük Birliği Antlaşması 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanan Ankara Antlaşması ile başlayan ve daha sonra Katma Protokolün imzalanması ile devam eden sürecin bir parçasıdır.
Ankara Anlaşması'nda, Türkiye ile AT arasında kurulan ortaklığın, nihai amacı olan, Türkiye'nin tam üyeliği yönünde gelişmesinin üç dönemden geçerek gerçekleşmesi öngörülmüştür. Bunlar, hazırlık dönemi, geçiş dönemi ve son dönemdir. Geçiş döneminde Türkiye ile AT arasındaki ilişkiler, Ankara Anlaşmasının yanı sıra, 23 Kasım 1970'de imzalanan ve 1 Ocak 1973 tarihinde yürürlüğe giren Katma Protokol uyarınca düzenlenmiştir. Geçiş döneminde, taraflar arasında sanayi ürünlerini konu alan bir gümrük birliğinin tedricen gerçekleştirilmesi, işçilerin karşılıklı olarak serbest dolaşımının sağlanması, tarım ürünlerinde giderek genişleyecek bir tercihli ticaret rejiminin uygulanması, Katma Protokolün belirlediği alanlarda Türkiye ile AT arasında mevzuat ve politikaların yaklaştırılması ile şartların elverdiği ölçüde, hizmetlerin serbest dolaşımı süreçlerinin başlatılması öngörülmüştür.
Bu antlaşma ile Türkiye ortak üye statüsü kazanmıştır. Ortak üyelik, tam üyelikten farklı bir statüdür. Burada Türkiye’nin üstlenmiş olacağı sorumluluklar daha sınırlı olacağı gibi AB’nin sağladığı olanaklardan yararlanabilme ve birliğin karar alma mekanizmasına katılma olanağı yok denecek kadar azdır. (1)
1 Ocak 1973’de imzalanan Katma Protokol, daha çok Ankara Antlaşmasında yer alan hükümlerin Türkiye’nin ekonomik durumuna uygun bir biçimde yürürlüğe konulmasını sağlayacak bir uygulama antlaşmasıdır.(2) Burada tarım için ödünlü rejim, işgücünün serbest dolaşımı, yabancı sermaye ve yerleşme serbestisi gibi Türkiye için önemli olan konular yer almaktadır.
Bu antlaşma malların, hizmetlerin, işgücünün ve sermayenin kademe kademe serbest dolaşımının sağlanmasını öngören çok önemli bir antlaşmadır.
Bu protokol ile AB sanayi mallarında gümrüklerini indirmiştir. Türkiye ise bu yıllarda yaşadığı sorunlar nedeniyle yükümlülüklerini yerine getirmekte zorlanmıştır.
Katma Protokol Uyarınca AB aşağıdaki yükümlülükler altına girmiştir :
- Türkiye’den ithal edilen sanayi mamullerine uyguladığı gümrük vergilerini ve miktar kısıtlamalarını bütünüyle kaldırmıştır.
- Türkiye topluluktan tarım kesiminde bazı ödünler elde etmişti.
- İşgücü dolaşımı kabul edildi
Türkiye’nin bazı yükümlülükleri ise aşağıdaki gibidir:
- Ortak gümrük tarifesine uyum
- Gümrük vergilerinin ve miktar kısıtlamalarının kademeli olarak kaldırılması.
- Türkiye kendi tarım politikasını topluluğunkine yaklaştırmakla yükümlüdür.
- Türkiye de Topluluk çıkışlı sanayi ürünleri ithalâtına gümrük vergileri ile eş etkili vergi, resim ve harçları aşamalı olarak sıfıra indirme ve yeni vergiler koymama taahhüdünde bulunmuştur Buna göre gümrük vergileri ve öteki eş etkili vergilerin kaldırılması süresi dış rekabet oranı daha yüksek mallar için 12 yıl, rekabet olasılığı daha az olan mallar için de 22 yıl olarak öngörülmüştür. Buna ek olarak, Türkiye'nin AET ithalatı üzerindeki kotaları kaldırmak ve aşamalı olarak Topluluğun üçüncü ülkelere uyguladığı ortak gümrük tarifesini yürürlüğe koymak yükümlülükleri de söz konusuydu.
1980 dönemi Türkiye-AB ilişkilerinin en kötü olduğu yıllardır. 1980 askeri darbesi ile demokratik hakların kısıtlanması ve bunun getirdiği sonuçlar AB nezdinde Türkiye ilişkilerin askıya alınmasına neden olmuştur. Özellikle 1981 yılında Yunanistan’ın tam üye olması ile başlayan süreçte Türkiye’nin AB için gerekli bir üye olmadığı kanaati oluşmuştur.
Bunun yanında üçüncü ülkelerin AB ile girdiği ikili ticaret antlaşmaları, gümrük birliğine giden Türkiye’ye göre daha avantajlı olan sonuçlar doğurarak Türkiye’nin avantajlarını erozyona uğratmıştır.
80’li yıllarda başlayan AB ilişkilerindeki kötü gidişi engellemek amacıyla 14 Nisan 1987 yılında tam üyelik için başvuru yapılmış ancak 19 Aralık 1989’de hazırlanan raporda bu başvuru olumsuz olarak yanıtlanmıştır. Bu raporda Türkiye ile üyelik müzakerelerinin 1993’den önce başlatılamayacağı belirtilmiş ve Ankara Antlaşmasında belirtildiği üzere Türkiye’nin AB ile GB’ne gitmesi önerisi getirilmiştir.
1990 ve sonrasında önemli olan diğer bir husus da bu yıllarda Avrupa üzerinde SSCB ve ABD’nin baskılarının azalmasıdır. Bunun sonucunda Avrupa Avrupalılarındır görüşü ön plana çıkmış, din ve kilise toplum içinde etkisini ve önemini arttırmış ve Avrupa ülkelerinde yapılan seçimlerde sağcı ve tutucu partilerin oy oranı yükselmiştir.(3) Bu süreçte Türkiye’nin AB’ye dahil olamayacağı fikri pekişmiştir. Ayrıca, 1994 Essen Doruğu’nda geleceğin AB ülkeleri belirlenmiş ancak Slovakya’nın olduğu listede Türkiye yer almamıştır.(4)
II. GÜMRÜK BİRLİĞİ ANTLAŞMASI’NIN İÇERİĞİ A. Antlaşma Öncesi Süreç
Katma protokolden GB’ne kadar olan süreçte zaten Türkiye 12 yıllık mal listesindeki taahhüdünü %90, 22 yıllık listedeki taahhüdünü ise %80 oranında yerine getirerek AB çıkışlı mallara gümrük indirimi sağlamıştır. Ayrıca Türkiye, AB’nin 3.ülkelere karşı uygulamış olduğu OGT’de 12 yıllıkta %70, 22 yıllıkta %80 indirim oranları sağlamıştır.(5) Ayrıca çok sayıda toplu konut fonu kaldırılmış ve koruma oranları indirilmiştir.
1995 yılı başında GB antlaşması imzalanmadan Türkiye’nin fonlar dahil AB çıkışlı mallara uyguladığı tarife ortalama olarak %17’dir. Yani 1995 başında daha 6 Mart antlaşması imzalanmadan da Türk pazarı ile AB zaten ticari bütünleşme içindedir. Ancak antlaşma ile buna ilave olarak dış politika da müdahil olunmayan bir karar mekanizması içine girilmiştir. Bu tek taraflı bağımlılık GB’yi Katma Protokolden farklı kılmaktadır.
Bununla birlikte, AB’nin Türkiye’ye karşı samimi olmadığı yerine getirmediği taahhütlerinden (tekstile uygulanan kota ve antidampingler, 1986’da yürürlüğe girmesi gereken serbest işgücü dolaşımının uygulanmaması, verilmeyen mali yardımlar gibi) ve Türkiye’ye GB’ye giren bir ülke olarak üçüncü ülkelere verilen imtiyazları vermemesinden anlaşılmaktadır.
Bu çerçevede GB antlaşmasının Ankara Antlaşması ve Katma Protokolün bir devamı olmadığı söylenebilir çünkü AB’nin bu kapsamda yukarıda belirtilen gerçekleştirmediği yükümlülükleri vardır.(6)
B. Antlaşmanın Bölüm ve Maddeleri (6 Mart 1995 Ortaklık Konseyi Kararı)
Antlaşma genel olarak altı kısımdan oluşmaktadır. Birinci Kısım’ın başlığı Malların Serbest Dolaşımı ve Ticaret Politikalarıdır. Burada malların serbest dolaşımı ve ticaret politikası ele alınmıştır. Her iki ekonomide üretilen malların ticaretinde gümrük vergisi ve kısıtlamaların kalktığı, 3.ülke mallarının vergi ve tarife rejimlerine tabi olduğu, ayrıca her iki ekonomide üretilen malların üretimi yabancı kaynaklı ürünler kullanılarak gerçekleştiriliyorsa bu ürünlerin gümrük vergisi ve eş etkili vergilere tabi olacağı belirtilmektedir.
İkinci Kısım Tarımsal Ürünler, Üçüncü Kısım ise Gümrükler ile ilgilidir. Burada AB konsey yönetmeliğinde belirtilen düzenlemeler (ürünlerin orijinleri, gümrük değerleri ve gümrük beyanları vb.) ile ilgili maddeleri Türkiye’nin kabul edeceği ve uygulaması için gerekli tedbirleri alacağı belirtilmektedir.
Dördüncü Kısım, Yasaların Uyumunun Sağlanması başlığını taşımakta olup fikri ve sınai mülkiyetin korunması, rekabet koşulları ve ticari koruma gibi konularda gerekli yasaların çıkartılması düzenlenmiştir.
Beşinci Kısım Kurumsal Hükümler, Altıncı Kısım da Genel Hükümler başlığını taşımaktadır. Kurumsal Hükümler’de GB Ortak Komitesi’nden, işbirliği ve karar prosedürlerinden, uyuşmazlıkların çözümü prosedüründen ve korunma önlemlerinden bahsedilmektedir.
Genel hatları bu şekilde olan antlaşmanın bazı maddeleri doğurabileceği siyasi sonuçlar açısından önem arz etmektedir. Bu maddeler şunlardır :
Madde 16
Türkiye, ticaret politikasını Topluluğun Ticaret Politikasına uyumlu hale getirmek amacıyla bu Kararın yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıl içinde Topluluğun tercihli gümrük rejimine aşamalı olarak uyum sağlar. Bu uyum, hem otonom rejimleri hem de üçüncü ülkelerle tercihli anlaşmaları kapsar. Bu amaçla, Türkiye gerekli önlemleri alır ve ilgili ülkelerle karşılıklı yarar temeline dayanan anlaşmaları müzakere eder. Ortaklık Konseyi, kaydedilen gelişmeleri düzenli aralıklarla inceler.
Birinci fıkrada anılan durumların her birinde bu tarife tercihlerinin tanınması, Topluluğun söz konusu tercihlerin tanınmasmı düzenleyen menşe hükümleriyle aynı hükümlere uyulması şartına bağlıdır.
---
1. fıkrada sözü edilen süre içinde Türkiye'nin Topluluk'tan farklı bir tarife politikası uygulaması durumunda, üçüncü ülkelerden Topluluğa menşe veya ihracatçı ülkeler bakımından tercihli olarak ithal edilen ve serbest dolaşıma giren ürünler Türkiye'ye ithal edilirken, aşağıdaki hallerde telafi edici vergiye tabi tutulur:
Türkiye'nin aynı tercihli tarifeyi tanımadığı ülkelerden ithal edilmişlerse; ve
bu ülkelerden ithal edilmiş oldukları saptanabiliyorsa; ve
Türkiye'de ödenecek vergi Toplulukta uygulanan vergiden en az yüzde 5 puan daha fazlaysa; ve
bu mallarla ilgili önemli bir trafik sapması gözlenmişse.
Gümrük Birliği Ortak Komitesi, telafi edici vergi uygulanacak ürünleri ve telafi edici verginin miktarını gösteren bir liste hazırlar.
Bu maddeye gore Türkiye AB’nin üçüncü ülkelerle bugüne kadar imzaladığı anlaşmalara 5 yıl içinde uymuş olacaktır. Bu antlaşmaların Türkiye lehine olduğu konusu tartışmalıdır.(7) Madde 55
Avrupa Toplulukları Komisyonu Gümrük Birliği'nin işleyişiyle doğrudan ilgili yeni mevzuat hazırladığı ve Topluluğa Üye Devletler'in uzmanlarına danıştığı her durumda, Türk uzmanlara da gayrı resmi olarak danışır.
Avrupa Toplulukları Komisyonu Avrupa Birliği Konseyi'ne teklif sunarken, bu tekliflerin suretlerini Türkiye'ye iletir.
Avrupa Birliği Konseyinin kararından önceki dönemde iki Taraftan birinin talebi üzerine Taraflar Gümrük Birliği Ortak Komitesi bünyesinde birbirlerine danışırlar.
Taraflar bilgilendirme ve danışma süreci boyunca, sonunda Gümrük Birliğinin iyi işleyişi için en uygun kararın alınmasını kolaylaştırmak amacıyla iyi niyetle işbirliğine girerler.
Türkiye, AB’nin bundan sonra da üçüncü ülkelerle imzalayacağı bütün tercihli anlaşmalara uyum sağlayacaktır.(8)
Madde 56 Topluluk, 54. maddenin 2. fıkrasındaki tanıma göre (Gümrük Birliğinin işleyişiyle doğrudan ilgili alanlar ticaret politikası, üçüncü ülkelerle imzalanan ve sanayi ürünleri itibariyle ticari boyutu olan anlaşmalar, sanayi ürünleri ticaretindeki teknik engellerin kaldırılmasına ilişkin mevzuat, rekabet, sınai ve fikri mülkiyet hukuku ile gümrük mevzuatıdır. Ortaklık Konseyi, Ortaklığın kaydettiği ilerlemeye göre uyumlaştırmanın gerekli olduğu alanların kapsamını genişletme kararı alabilir.) Gümrük Birliğinin işleyişiyle doğrudan ilgili olan bir alanda mevzuat kabul ederken Türkiye'nin Gümrük Birliğinin iyi işleyişini sağlayacak mukabil mevzuatı kabul etmesine imkan sağlamak üzere durumu Gümrük Birliği Ortak Komitesi bünyesinde Türkiye'ye derhal bildirir.
Türkiye'nin mukabil mevzuatı kabulü konusunda güçlüklerin ortaya çıkması durumunda, Gümrük Birliği Ortak Komitesi, Gümrük Birliğinin iyi işleyişinin sürdürülmesi için karşılıklı kabul edilebilir bir çözüm bulmak yolunda her türlü çabayı gösterir.
Türkiye 3.ülkelerle (Azerbaycan gibi) kendi lehine ticari ve mali bir antlaşma yaparsa, GB sistemi içerisinde rekabet bozulmuş kabul edilebilir ve AB bunu engelleyebilir.(9)
Yukarıda belirtilen 4 madde ye göre Türkiye’nin dış ilişkileri AB ipoteği altına alınmaktadır. GB antlaşması bir bütün olarak değerlendirildiğinde ise, GB sisteminin en iyi şekilde işlemesini sağlayacak ve bu sistemi koruyacak maddeleri ihtiva ettiği görülmektedir. 6 Mart 1995 tarihinde imzalanan GB antlaşması uyarınca Türkiye bu maddelerin gereklerini yerine getirmek zorundadır.
GB sisteminin yürütülmesi AB üst kuruluşları tarafından gerçekleştirilir ve kararlar AB Adalet Divanı nezdinde alınır. Türkiye AB’ye tam üye olmadığı için GB sürecinde alınacak kararlara müdahale edemeyecek ancak GB üyesi olması nedeniyle sonuçlara katlanmak zorunda kalacaktır.(10) Madde 64
Taraflardan birinin aldığı bir korunma veya himaye önlemi bu Karardan doğan hak ve yükümlülükler arasında dengesizliğe yol açtığı takdirde, diğer Taraf önlem alan Tarafa karşı dengeleyici önlemler alabilir. Gümrük Birliği'nin işleyişini en az aksatacak önlemlere öncelik tanınır.
63. maddede öngörülen usuller uygulanır.
Adalet divanının malaların dolaşımı ile ilgili bir kararı varsa Türkiye buna uyar. Örneğin AB bir ülkeye ticari kısıtlama getirir ve ambargo uygularsa Türkiye buna uymak zorundadır. KKTC’ye 1994’de uygulanan ambargo kararı gibi.(11)
III. GÜMRÜK BİRLİĞİ ANTLAŞMASININ TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ A. Siyasi Etkileri
Antlaşmanın doğurduğu siyasi etkiler şöyle sıralanabilir:
- Antlaşmanın 16.maddesi ile 52-64 arası maddeleri Türkiye’nin dış ilişkileri, çıkaracağı kanunları, ve AB dışındaki tüm dünya ile ilişkilerini ipotek altına almaktadır. Bu maddeler Türkiye’nin ticari ilişkilerine de etki yapacak niteliktedir. Ayrıca ticari konularda Türkiye AB’ye uymak zorundadır. Örneğin 1994’de olduğu gibi KKTC’ye ambargo uygulamasına uymak zorundadır.
- Türkiye’nin AB’ye tam olarak üye olmayıp sadece GB’ye üye olması tek yanlı bağımlılık oluşmasına sebebiyet vermiştir. Şöyleki ; AB artık ekonomik değil aynı zamanda siyasi bir topluluktur. AB nezdinde alınan kararlara Türkiye müdahele edemez ancak gümrükler ile ilgili konulara uymak zorundadır. Burada özellikle 64.madde siyasi olarak Türkiye’yi bağlamaktadır.
- AB-Türkiye ilişkileri çerçevesinde GB antlaşmasının siyasi bir boyutu da Maastricht antlaşmasından sonra AB’nin Akdeniz üzerinde siyasi emelleri olması ve Kıbrıs’ın bu süreçteki önemidir. 1994 yılı TC’nin GB’yi imzalaması konusunda sıkıştırılabileceği bir tarih olarak belirlenirken aynı yıl Kıbrıs Rum yönetimine AB üyeliği için görüşme tarihi verilmiştir.(12)
- Türkiye bu antlaşmaya göre GB’ni ilgilendiren tüm konularda AB’nin çıkaracağı mevzuata uymak ve onun paralelinde kanunlar ve yönetmelikler çıkarmak zorundadır.
- 1995 yılı başında GB antlaşması imzalanmadan Türkiye’nin fonlar dahil AB çıkışlı mallara uyguladığı tarife ortalama olarak %17’dir. Yani 1995 başında daha 6 Mart antlaşması imzalanmadan da Türk pazarı ile AB zaten ticari bütünleşme içindedir. Ancak antlaşma ile buna ilave olarak dış politika da müdahil olunmayan bir karar mekanizması içine girilmiştir. B. Ekonomik Etkiler 1. Genel Etkiler
Gümrük birliğinin ekonomik etkileri değerlendirilirken, ortak üyelik kapsamında bir değerlendirme yapılmalıdır.
Genel olarak gümrük birliği teorisine göre GB’ye giden ülkeler birlik içi ticarette gümrük vergileri, miktar kısıtlamaları ve her türlü tahdidi kaldırmakta, uyumlu yasal düzenlemeler gerçekleştirilmekte ancak üçüncü ülkelere karşı OGT uyarınca korumacılık uygulanmaktadır. Türkiye ile AB arasındaki GB sürecinde ise ;
Türkiye ile AB gümrük birliği antlaşması yapmamakta, Türkiye AB’nin bünyesinde olan gümrük düzenlemelerine dahil olmaktadır.
Türkiye GB’ye tam üye olarak değil ortak üye olarak gitmektedir.
3.ülkelere karşı verilmiş olan veya verilecek tavizler Türk tarafının yetki ve kararı dışında oluşmaktadır.
2.Vergi Kayıpları ve Mali Yardımlar
Şekil 1 : Gümrük Vergilerinin GSMH içindeki Payı Kaynak : Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi : Gümrük Birliği’nin Türk Ekonomisi ve Bütçesi’ne Etkilerinin Analizi, Ankara, 2002
Yukarıdaki grafikte görüldüğü üzere gümrük vergilerinin GSMH içindeki payı 1995 yılından itibaren azalma göstermiştir.
AB tarafından taahhüt edilmiş olan ancak gerçekleştirilmemiş mali yardımlar Türkiye açısından ekonomik bir kayıp niteliğindedir. AB sadece GB’den dolayı 3,2 Milyar USD yardım yapmayı taahhüt etmişken bunun %10’u bile yerine getirilmemiştir. Ancak 2004 yılı içerisinde yapılan antlaşmalar çerçevesinde yapılması gereken yardımların bir kısmı serbest bırakılmıştır. Bununla birlikte AB’ye tam üye olan ülkelere yapılan yardımlar bundan çok daha fazladır. GB nedeniyle doğacak yalnızca vergi kaybı tahminen yılda 3 Milyar USD olarak hesaplanmaktadır.
Tablo 1. Türkiye ve Diğer Ülkelere Yapılan Hibe ve Krediler
ÜLKE
HİBE
KREDİ
TOPLAM
Yunanistan
31.208
5.553
36.761
İrlanda
26.022
5.036
31.058
İspanya
19.147
21.366
40.513
Portekiz
12.194
21.366
40.513
Türkiye
78
752
830
Kaynak : Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi : Gümrük Birliği’nin Türk Ekonomisi ve Bütçesi’ne Etkilerinin Analizi, Ankara, 2002
1983 yılına kadar yapılmış olan yardımlara bakıldığında sadece Akdeniz ülkelerine yapılan malî yardımların % 30.7'sinin Türkiye'ye yapılmış olduğu görülmektedir. Aynı dönemde Türkiye'yi takip eden ülke % 16 ile Portekiz olmuştur. Bunun yanında, Macaristan, Polonya ve Çekoslovakya 1990 ve 1991 yıllarında, sadece iki yıl içinde, Türkiye'nin 35 yıl boyunca almış olduğu yardımlardan çok daha fazlasını almışlardır.
Diğer aday ülkelerle kıyaslandığında Türkiye'ye sağlanan yardımlar çok düşük oranlarda kalmaktadır. Projelerin desteklenmesi amacıyla Türkiye'ye sağlanan yardımlar toplam 55 milyon ECU civarında iken, diğer aday ülkelere yılda toplam 1,5 milyar ECU civarında yardım yapılmıştır. Bu miktara 1,2 milyar ECU değerinde PHARE programı kapsamında yapılan yardımlar da eklendiğinde Türkiye ile kıyaslanması imkânsız bir miktar ortaya çıkmaktadır.
Katılım öncesi sürecinde 2000 - 2003 yılları arasında, Merkezî ve Doğu Avrupa ülkeleri ile Kıbrıs ve Malta'ya Avrupa Yatırım Bankası tarafından 8,5 milyar € değerinde kredi sağlanması kararlaştırılmıştır.
Tablo 2: MEDA Kapsamında Planlanan ve Gerçeklesen Yardımlar
ÜLKE
VAATEDİLEN (Mi!yon€)
ÖDENEN (Milyon€)
Cezayir
164
30
Fas
656
127
Tunus
428
168
Mısır
686
157
Ürdün
254
108
Lübnan
182
1
Suriye
99
0
Türkiye
375
15
Batı Şeria ve Gazze Şeridi
111
54
Kaynak : Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi : Gümrük Birliği’nin Türk Ekonomisi ve Bütçesi’ne Etkilerinin Analizi, Ankara, 2002
3. Dış Ticaret Etkileri Tablo 3: Dış Ticaret Verileri
Yıllar
İhracat (Bin USD)
İthalat (Bin USD)
Dış Ticaret Dengesi (Bin USD)
Karşılama Oranı %
1994
18.105.872
23.270.019
-5.164.147
77,81
1995
21.637.041
35.709.011
-14.071.970
60,59
1996
23.224.465
43.626.690
-20.402.225
53,23
1997
26.261.072
48.558.721
-22.297.649
54,08
1998
26.973.952
45.921.392
-18.947.440
58,74
1999
26.587.506
40.686.746
-14.099.240
65,35
2000
27.775.000
54.503.000
-26.728.000
50,96
2001
31.334.000
41.399.000
-10.065.000
75,69
2002
36.059.000
51.554.000
-15.495.000
69,94
2003
47.253.000
69.340.000
-22.087.000
68,15
Kaynak : Devlet İstatistik Enstitüsü : İstatistiki Veriler, (Çevrimçi) http//www.die.gov.tr, Aralık 2004
2004 yılının ilk 10 ayına baktığımızda ise ithalat seviyesinin 78 Milyar USD, ihracat seviyesinin yaklaşık 51 Milyar USD, dış ticaret açığının ise 27 Milyar USD seviyesine ulaştığı görülmektedir. Bu veriler ile karşılama oranı ise %65’dir.
Yukarıdaki verilerden 95 yılı ve sonrasında ithalat rakamlarının ihracata kıyasla, bazı dönemlerde bir önceki yıla göre azalma gösterse de, daha hızlı artmış olduğu, ithalatın bu etkisinin dış ticaret dengesinde de ithalata benzer bir etki yarattığı görülmektedir. Ancak, bu ekonomik tahlil yapılırken dış ticaret üzerinde sadece gümrük birliğinin değil faiz ve enflasyon oranları gibi başka faktörlerin de etkili olduğu dikkate alınmalıdır.
GB’nin dış ticaret üzerindeki etkilerini inceleyen Ankara Ticaret Odası’nın yayımlamış olduğu Gümrük Birliği’nin Türk Ekonomisine ve Bütçesine Etkilerinin Analizi adlı çalışmada toplam ithalat ve ihracatın GSMH’ya oranı GB öncesi ve sonrası olarak karşılaştırılmıştır.
Şekil 2: Gümrük Birliği Öncesi ve Sonrası Toplam İhracat ve İthalatın GSMH'ya Oranı (%)
Kaynak : Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi : Gümrük Birliği’nin Türk Ekonomisi ve Bütçesi’ne Etkilerinin Analizi, Ankara, 2002
GB öncesi dönem 1990-1995 yıllarını, GB sonrası dönem ise 1996-2000 yıllarını kapsamaktadır. Şekildeki grafikten de GB sonrasında ithalatın ihracata göre daha fazla artış göstermiş olduğu ve bunun sonucunda dış ticaret açığının daha da arttığı görülmektedir. Toplam ihracatın GSMH'ya oranı Gümrük Birliği öncesi %8.57, Gümrük Birliği sonrası %11.19'dur. İthalat ile ilgili oranlara baktığımızda ise Gümrük Birliği öncesi için %13.58 ve Gümrük Birliği sonrası için %19.94 olmuştur.(13)
Dış ticaret açığının GSMH'ya oranı açısından, Gümrük Birliği öncesi -%5.02 olan bu oran Gümrük Birliği sonrası -%8.75 olarak değişmiştir.(14) Yani dış ticaret açığı artmıştır. Dolar değeri olarak bu açık 0.81 milyar dolardan 1.71 milyar dolara yükselerek 0.90 milyar USD'lık bir artış göstermiştir. Bu durum Gümrük Birliği'nin ithalat üzerindeki arttırıcı etkisinin ihracat üzerindeki arttırıcı etkisinden daha fazla olduğunun göstergesidir.
İhracatın ithalatı karşılama oranlan da yukarıda ortaya çıkan sonucu destekler niteliktedir. Gümrük Birliği Öncesi % 64.86 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı Gümrük Birliği sonrası % 59.02 düzeyine düşmüştür. Bu rakam NAFTA'ya yönelik ihracat artışları ve Rusya Federasyonu ile hem ihracat ve hem de ithalattaki artışları da kapsamaktadır. Şayet, bu iki gelişme dikkate alınacak olursa ihracatın ithalatı karşılama oranı daha da düşecektir.
4. Gümrük Birliği’nin Ticaret Yapılan Ülkeler Bakımından Etkileri
Tablo 4: GB öncesi ve sonrası bölgeler bazında İhracat
Bölge
GB Öncesi Ortalama İhracat (000 $)
GB Sonrası Ortalama İhracat (000$)
Değişim %
NAFTA
98385
215233
119
İngiltere
67770
142917
111
Fransa
65293
117526
80
Rusya
57957
97786
69
İtalya
86186
137380
59
Almanya
286869
442701
49
Kaynak : Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi : Gümrük Birliği’nin Türk Ekonomisi ve Bütçesi’ne Etkilerinin Analizi, Ankara, 2002
Tablo 5: GB öncesi ve sonrası bölgeler bazında İthalat
Bölge
GB Öncesi Ortalama İthalat (000 $)
GB Sonrası Ortalama İthalat (000 $)
% Değişim
Fransa
119870
251041
109
Rusya
103612
216985
109
ingiltere
102855
208416
103
İtalya
170493
337668
98
Almanya
314446
585916
86
NAFTA
239714
337177
41
Kaynak : Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi : Gümrük Birliği’nin Türk Ekonomisi ve Bütçesi’ne Etkilerinin Analizi, Ankara, 2002
Bu tablolardan çıkarılabilecek sonuçlar şunlardır :
- En çok ticaret yaptığımız ülkeler arasında yer alan ve Avrupa Birliği'nin en önemli ülkelerinden biri olan Almanya ile olan ticaretimiz Gümrük Birliği sonrası diğer bölgelere göre göreceli olarak azalmıştır. Oysa teorideki gümrük birliklerinin ticaret yaratma etkisine dayanarak Almanya ile olan ilişkilerimizin kuvvetlenmesi beklenirdi.
- NAFTA ülkeleri ile olan ilişkimize baktığımızda bölgeye olan ihracatımızın GB sonrası artmış olduğu görülmektedir. Dış ticaret üzerindeki bu olumlu etkinin Avrupa ülkelerinden değil de NAFTA ülkelerinden gelmiş olması şaşırtıcıdır.
- Avrupa ile olan ticaretimize genel olarak baktığımızda ise GB sonrası ithalatın artış yönünde etkilendiği görülürken ihracatın azalmış olduğunu görmekteyiz. Bu durum dış ticaret açısından GB sonrası AB ülkeleri yapılan ticaretin olumsuz etkilerinin olduğunu göstermektedir.
Tablo 6:Türkiye’nin Dış Ticareti ve AB’nin Payı
Avrupa Birliği Milyon$
Avrupa Birliği’nin Payı (%)
İhracat
İthalat
Hacim
Açık
İhracat
İthalat
Hacim
1968
226
393
619
167
45,4
51,4
49,1
1971
329
582
911
253
48,7
49,7
49,3
1972
428
851
1279
423
48,4
54,5
52,2
1974
761
1748
2509
987
49,7
46,3
47,2
1980
1300
2360
3660
1060
44,7
29,8
33,8
1985
3204
3895
7099
691
40,3
34,3
36,7
1993
7,289
10,950
18,239
3,661
47,5
37,2
40,7
1994
8,269
10,279
18,548
2,010
45,6
44,2
44,8
1995
11,078
16,760
27,938
5,782
51,2
47,2
48,7
1996
11,548
23,138
34,686
11,590
49,7
53,0
51,9
1997
12,248
24,870
37,118
12,622
46,6
51,2
49,6
1998
13,498
24,075
37,573
10,577
50,0
52,4
51,5
1999
14,333
21,419
35,752
7,086
53,9
52,6
53,1
2000
14,352
26,388
40,740
12,036
52,2
48,7
49,9
2001
16,118
18,280
34,398
2.162
51,4
44,2
47,3
Kaynak : İktisadi Kalkınma Vakfı : GümrükBirliği’nin Türkiye Ekonomisi Üzerine Etkileri, Ankara, İKV Yayınları, 2000
Türkiye’nin dış ticareti içerisinde AB’nin payını 1995 yılına kadar olan dönem ve 1995 sonrası dönem olarak değerlendirdiğimizde ilk dönemde %45 seviyelerinde olan bu payın ikinci dönemde %50 seviyelerinde gerçekleştiğini görmekteyiz. Ancak GB’den sonra beklendiği gibi saptırıcı bir etki gerçekleşmemiştir.
Kaynak : Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi : Gümrük Birliği’nin Türk Ekonomisi ve Bütçesi’ne Etkilerinin Analizi, Ankara, 2002
Buradan çıkarılan sonuç da hizmet, makine ve ulaştırma malzemeleri, ağaç ürünleri ve mobilya, kağıt ve metal ürünler gibi sektörlerin GB’den olumlu etkilendiği, diğer sektörlerin ise olumsuz etkilendiğidir. Özellikle tekstil sektöründe ithalatın beklenenden fazla artmış olması görece olarak üstün olduğumuz bir sektör olması bakımından dikkat çekicidir. Tekstil sektörü GB sonrası süreçte ithalatı en çok artan 4.sektör olmuştur. Bununla birlikte ihracat artışı sınırlı olarak gerçekleşmiştir. Bunun sonucunda ihracatın ithalatı karşılama oranı düşmüştür.
Tablo 8: 15 Sektör için' Gümrük Birliği Öncesi ve Sonrası İthalat Miktarı Ortalamaları ve Yüzde Değişim
Sektör
GB Öncesi Ortalama İthalat (000 S)
GB Sonrası Ortalama İthalat (000 S)
Değişim %
Ağaç Ürünleri İmalatı ve Mobilya
5540
20919
278
Muhtelif imalat Ürünleri
4184
14461
246
Diğer Gıda Maddeleri
13608
36666
171
Tekstil ve Giyim
74487
196221
163
Kağıt
28126
61962
120
Hizmet
35945
185421
116
Makine ve Ulaştırma Malzemeleri
675588
1436642
113
Dericilik
14483
30074
108 -
Kimyasal ve Plastik Ürünler
289108
563117
95
Metal Ürünler
32325
60746
88
Metal Olmayan Mineral Üretimi
19236
33580
75
Enerji
330755
541082
64
Demir ve Çelik
163738
245735
50
Gıda
94495
126407
34
Gübre ve Maden
76134
95360
25
Kaynak : Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi : Gümrük Birliği’nin Türk Ekonomisi ve Bütçesi’ne Etkilerinin Analizi, Ankara, 2002
6. Diğer Ekonomik Etkiler
Tablo 9 : Türkiye’nin Dış Ticaretinin Ülke Gruplarına Göre Dağılımı (milyon USD)
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
İhracat
15 348
18 105
21 636
23 224
26 261
26 974
26 589
27 485
AB
7 599
8 635
11 078
11 549
12 248
13 498
14 349
14 401
D.OECD
608
686
841
784
750
701
719
800
Türk Cum.
605
559
742
958
1 136
1 078
822
816
O. Doğu
1 989
2 108
2 132
2 245
2 382
2 189
2 204
2 157
K. Afrika
597
725
900
985
980
1 502
1 344
1 072
D.Ülkeler
2 656
3 498
4 031
4 610
6 180
5 226
4 162
4 629
İthalat
29 429
23 270
35 708
43 627
48 559
45 921
40 687
54 150
AB
13 875
10 915
16 861
23 138
24 870
24 075
21 417
26 456
D.OECD
2 852
1 705
2 547
2 851
3 969
3 936
2 679
3 601
Türk Cum.
344
320
301
329
408
456
464
635
O. Doğu
2 799
2 530
2 687
3 243
2 726
1 943
1 987
3 105
K. Afrika
381
629
1 142
1 618
1 813
1 493
1 404
2 251
D.Ülkeler
4 793
3 628
7 176
7 345
8 797
8 557
8 506
12 757
Kaynak : İktisadi Kalkınma Vakfı : GümrükBirliği’nin Türkiye Ekonomisi Üzerine Etkileri, Ankara, İKV Yayınları, 2000
Genel olarak ülkelerin Türkiye’nin dış ticaretinden aldığı paya baktığımızda herhangi bir ülke lehine ya da aleyhine bir sapma olmadığı görülmektedir.
Bunlar yanında diğer ekonomik sonuçlar da şöyle sıralanabilir:
1 - Dış ticaret açığımızın GSMH'ye oranı Gümrük Birliği öncesi -% 5.02 iken bu oran Gümrük Birliği sonrası -%8.75'e çıkmıştır.
2 - Reel faizlerin 1991-1995 dönemi için yıllık ortalaması yüzde %3.59'dur. 1996-2001 donemi için ise %16.05'dir. Yani reel faizlerde Gümrük Birliği'nden sonra 12.46 puan artış görülmektedir.
Tablo 10 : Bütçe Verileri İçin Gümrük Birliği Öncesi ve Sonrası Ortalamalar ve Yüzde Değişim
GB Öncesi Ortalama
GB Sonrası Ortalama
% Değişim
Faiz Dışı Bütçe Dengesi
6.00
19.98
233
Bütçe Dengesi
-13.24
-38.78
193
Harcamalar
76.51
135.39
77
Vergi Dışı Gelirler
11.17
18.63
67
Vergi Gelirleri
49.41
76.32
55
Toplam Gelirler
63.27
96.61
53
TEFE (%)
79.06
68.43
-15.54
Kaynak : Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi : Gümrük Birliği’nin Türk Ekonomisi ve Bütçesi’ne Etkilerinin Analizi, Ankara, 2002
3 - Maastricht kriterlerine göre bir ülke için bütçe dengesindeki açığın üst sınırı Gayri Safi Hasıla'nın %3'ü olarak belirlenmiştir. Aşağıdaki şekle baktığımızda 1990 yılı hariç diğer bütün yıllar için Türkiye'nin bu sınırı asmış olduğunu görüyoruz. Ancak bundan daha çarpıcı olan ise Gümrük Birliği'ne giriş tarihimiz olan 1996 yılından itibaren bu sınırın çok fazla üzerine çıkmış olmamızdır, 1996 öncesi en fazla %6.66 oranı görülürken Gümrük Birliği sonrası bu oran %8.23gibi bir düzeye fırlamış 1999 ve 2000 yıllarında sırasıyla %11.69 ve %10.53 gibi olağanüstü yüksek değerlere ulaşmıştır. 2001 yılı bütçe hedefinde yer alan değerlere göre yapılan hesaplamadan çıkan oran ise %16.28 gibi rekor bir düzeydedir.
Ekonominin ve finansal piyasaların serbestleşmesi, mali kesime, reel sektöre ve borsaya aşırı kısa vadeli fon girişi iie tüketim harcamaları (Özellikle TL'nin aşırı değerlenmesi ile ithal ürün talebinin hızla yükselmesi) hızla uyarılmış, yatırım harcamalarının aynı hızda gelişememesi gibi nedenlerle konjonktürsel dalgalanmaların boyutu ve sıklığı artmış. Bu gelişmeler de belirsizliğin yükselmesine ve daha yüksek faiz oranlarını beraberinde getirmiştir.
Şekil 2: Bütçe Gerçekleşmesinin GSMH içindeki Payı Kaynak : Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi : Gümrük Birliği’nin Türk Ekonomisi ve Bütçesi’ne Etkilerinin Analizi, Ankara, 2002
SONUÇ
Türkiye ile Avrupa Birliği arasında imzalanan Gümrük Birliği Antlaşması, iki taraf arasında gümrük duvarlarının kaldırılmasından öte daha çok siyasi sonuçları itibariyle önemli olan bir antlaşmadır.
Antlaşmanın imzalandığı tarih itibariyle zaten, katma protokol ile başlayan süreçte iki taraf arasında gümrükler önemli ölçüde indirilmiştir. Antlaşmada katma protokolden farklı olarak Türkiye’nin dış ilişkilerini bağlayan siyasi maddeler yer almaktadır.
Genel olarak gümrük birliği teorisine göre GB’ye giden ülkeler birlik içi ticarette gümrük vergileri, miktar kısıtlamaları ve her türlü tahdidi kaldırmakta, uyumlu yasal düzenlemeler gerçekleştirilmekte ancak üçüncü ülkelere karşı OGT uyarınca korumacılık uygulanmaktadır. Türkiye ile AB arasındaki GB sürecinde ise Türkiye ile AB gümrük birliği antlaşması yapmamakta, Türkiye AB’nin bünyesinde olan gümrük düzenlemelerine dahil olmaktadır, Türkiye GB’ye tam üye olarak değil ortak üye olarak gitmektedir ve 3.ülkelere karşı verilmiş olan veya verilecek tavizler Türk tarafının yetki ve kararı dışında oluşmaktadır.
Antlaşmanın sonuçları bu çerçevede değerlendirildiğinde Türkiye’nin siyasi ve ekonomik olarak AB tarafından alınan kararlar doğrultusunda yönlendirilecek bir mekanizmaya dahil edildiği görülmektedir.
Türkiye’nin AB’ye tam olarak üye olmayıp sadece GB’ye üye olması tek yanlı bağımlılık oluşmasına sebebiyet vermiş, antlaşmanın 16.maddesi ile 52-64 arası maddeleri Türkiye’nin dış ilişkileri, çıkaracağı kanunları, ve AB dışındaki tüm dünya ile ilişkilerini ipotek altına almış ve Türkiye bu antlaşmaya göre GB’ni ilgilendiren tüm konularda AB’nin çıkaracağı mevzuata uymak ve onun paralelinde kanunlar ve yönetmelikler çıkarmak zorunda kalmıştır.
Ekonomik etkileri bakımından değerlendirildiğinde ise Türkiye’nin 1995 yılı sonrasında ithalat hacminin ihracata göre daha hızlı arttığı ve bunun dış ticaret açığını olumsuz etkilediği görülmektedir. Bu etkinin karşılaştırmalı olarak daha güçlü olduğumuz tekstil sektöründe de geçerli olması antlaşmadan beklenilen sonuçların elde edilemediğini gösteren önemli bir örnektir.
Dış ticarete etkileri yanında 1995 yılı ve sonrasında azalan vergi gelirleri ve yerine getirilmeyen mali yardımlar gibi nedenlerle de gümrük birliği antlaşmasının bütçeye olan etkileri de olumsuz olmuştur.
KAYNAKÇA
Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi : Gümrük Birliği’nin Türk Ekonomisi ve Bütçesi’ne Etkilerinin Analizi, Ankara, 2002
Aydoğan, Metin : Avrupa Birliği’nin Neresindeyiz, İzmir, Umay Yayınları, 2004
Çelebi, Havva Tunç : Gümrük Birlikleri Teorisi ve Türkiye’nin Avrupa Birliği Gümrük Birliği’ne Girmesinin Türk Ekonomisi Üzerindeki Etkileri, İstanbul, İÜ İktisat Fakültesi Doktora Tezi, 1997
Dura, Cihan, Hayriye Atik : Avrupa Birliği Gümrük Birliği ve Türkiye, Ankara, Nobel Yayın Dağıtım, 2003
Manisalı, Erol : Gümrük Birliği’nin Siyasal ve Ekonomik Bedeli, İstanbul, Bağlam Yayıncılık, 1995
Manisalı, Erol : Türkiye – Avrupa İlişkililerinde Sessiz Darbe, İstanbul, Derin Yayınları, 2003
Manisalı, Erol : Kapitalizmin Temel İçgüdüsü, İstanbul, Derin Yayınları, 2004
Manisalı, Erol : Batı ve Türkiye, İstanbul, Derin Yayınları, 2003
İktisadi Kalkınma Vakfı : GümrükBirliği’nin Türkiye Ekonomisi Üzerine Etkileri, Ankara, İKV Yayınları, 2000
Devlet İstatistik Enstitüsü : İstatistiki Veriler, (Çevrimçi) http//www.die.gov.tr, Aralık 2004
(1) Havva Tunç Çelebi, Gümrük Birlikleri Teorisi ve Türkiye’nin Avrupa Birliği Gümrük Birliği’ne Girmesinin Türk Ekonomisi Üzerindeki Etkileri, İstanbul, İÜ İktisat Fakültesi Doktora Tezi, 1997, s.10.
(2)A.e., s.11.
(3) Erol Manisalı, Türkiye-Avrupa İlişkilerinde Sessiz Darbe, İstanbul, Derin Yayınları, 2003, s.25-26
(4)A.e., s.27.
(5) Çelebi, a.g.e., s.13
(6) Erol Manisalı, Gümrük Birliği’nin Siyasal ve Ekonomik Bedeli, İstanbul, Bağlam Yayınları, 1995, s.55.
(11) Manisalı, Gümrük Birliği’nin Siyasal ve Ekonomik Bedeli, s.75.
(12) Cihan Dura, Hayriye Atik, Avrupa Birliği Gümrük Birliği ve Türkiye, Ankara, Nobel Yayın Dağıtım, 2003, s.40
(13) Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi, Gümrük Birliği’nin Türk Ekonomisi ve Bütçesi’ne Etkilerinin Analizi, Ankara, 2002, s.50
(14)A.e., s.51
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
İzinsiz Gösteri'de yayımlanan yazılar ve görselller izin alınmadan ya da kaynak gösterilmeden kullanılamaz