SAYI 103 / EYLÜL 2006

 

PORTEKİZ-GOA



Bora Ercan
boraercan@yahoo.com




Kış güneşinin sıcaklığıyla giriyorum Lizbon’a. Avrupa’nın güneybatı ucu, sapa bir konum, Atlas okyanusu ile İspanya arasına sıkışmış bir ülke Portekiz: Akdeniz’e kıyısı olmamasına rağmen, en Akdenizli.

Sokaklardaki insan çeşitliliği, erkek kalabalıklar, kestaneciler, dilenciler, ayakkabı boyacıları, deligonca satıcıları her şey çok aşina; görkemli anıtlar, denize açılan sokaklar, ince işçilikle işlenmiş binalar, şehre hakim bir tepede kale... bir zamanların yaşantısının günümüze uzantıları.


(Lizbon)

Türkiye sorun çıkarınca koleksiyonunu bağışlayacağı bir yer aramış 20.yüzyılın en önemli simalarından Üsküdarlı Gülbenkyan, İstanbul’a benzerliğinden dolayı da Lizbon’u seçmiş.

Osmanlı’ya benzetiyorum biraz da Portekiz’i, geçmişin zenginliğini bugüne taşıyamamasından dolayı.

Her şehir şairiyle, yazarıyla vardır. Buranın şairi, Pesoa, yazarı ise Saramago. Onların dizeleri tanımlıyor adımladığım sokakları, her yüzde bir başka öykü kahramanı gelip geçiyor. Burası, bütün bunların ötesinde, benim için bir gökyüzü coğrafyası oluyor.

Portekizli ve İspanyol gemiciler uzun yollara açıldılar, dünyayı dolaşıp Hindistan’a varma hedefiyle fakat Dünya düşündüklerinden de büyüktü, arada Amerika ve Okyanusya vardı.

Avrupalılar için böylece yeni bir dünyanın kapıları aralandı. Bir avuç gemici Yeni Dünyalılara bakteriler bulaştırarak milyonlarca yerliyi savaşmadan kırdılar. Açılan yolu Anglosaksonlar izledi, onların payına ise Kuzey Amerika düşüyordu.

Portekizliler ve İspanyollar, Anglosaksonların tersine Yerli Halkla evlenmeyi yasaklamaladılar. Günümüzde Güney Amerika’daki insan çeşitliliğinin (güzelliğinin), Kuzey Amerika’daki insan tekdüzeliğinin (çirkinliğinin) temel nedeni bu olsa gerek.

Hindistan’ın Karnataka bölgesinde yer alan, coğrafyası ve tarihi büyülü Hampi’den, uzun bir yolculuk sonrasında Goa’ya geliyorum. Portekiz’den yedi ay sonra yeniden Portekiz kokusu: Aylardır muson yağmurlarıyla kuru bir gün geçirmezken, Goa’da beni, özlediğim güneş karşılıyor. 1961 yılına kadar buralar Portekiz hâkimiyetindeydi.


(Goa-Anjuna)


(Goa-Panaji)

Katolisizm, Portekizliler için en belirleyici öğe, nitekim nasıl Latin Amerika’yı Katolik yaptılarsa Goa’yı da yapmışlar, ne var ki, yine nasıl Katolisizm Latin Amerika’da yerli dinlerle biraraya gelmişse Goa’da da Hindu rituelleriyle kaynaşmış. Her köşede Haç şeklinde bir sunak ve üzerinde çiçekler.....

Goalı bir dostum, İngilizler Hintlileri para için hırsla çalışmaya alıştırdılar, Portekizliler ise bizi siestaya, keyfe, içmeye, yemeğe alıştırdılar, diye özetliyor farkı.

Goa’nın Çarşamba pazarı ve Clubbing geceleriyle ünlü Anjuna’da, plajın ucunda (sezon başlamadığı için hayalet bir kasaba görünümündeydi) bir sığınak gibi duran restoran-cafe karışımı bir yerde, hızı azalan dalgaların arasından günbatımını izliyorum: hayatımda gördüğüm en büyük ufuk çizgisi bu.

Portekiz’deki mükemmel kış göğü kendini, Goa’da muson göğüne, hayatımda gördüğüm en ince hilale, bırakıyor. Çocukken, her yeniay görüşünde, yüzüme bakıp dua okuyan anneannemin güzel yüzü beliriyor renkler içindeki bulutlarda, sahi güneş İzmir’de de denize batar.


(Portekiz- Porto)

 

 

 

 



>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
İzinsiz Gösteri'de yayımlanan yazılar ve görselller izin alınmadan ya da kaynak gösterilmeden kullanılamaz